İtiraf edeyim bu yaz kitap okuma konusunda çok verimsiz geçti benim için.
Öte yandan 2018 yazı gezmek ve film izlemek için şahane bir yaz oldu benim için .
Geziyi okumaya tercih ettim bu yaz.
Bazen kitap okumamanın da insan ruhuna iyi gelebileciğini fark ettim aslında .
Beyin dolu olunca kendiliğinden error verebiliyor.
Bu duygularla yeni kitaplar alarak girdim ekim ayına, en kısa zamanda okuyup burada paylaşacağım .
İlk kitabım Tuna Serim' e ait .
Aşktan da Üstün . Benim gibi tarih sevenler için paha biçilmez bir çalışma olmuş.
Detaylarını okuduktan sonra yazacağım .
Hafta sonumuz musmutlu ve bol kitaplı geçsin .❤📚❤
Blog Listem
5 Ekim 2018 Cuma
SONBAHAR KİTAPLARIM
24 Temmuz 2018 Salı
TARİHİ HOŞÇAKAL LOKANTASI
Şermin Yaşar sosyal medya sayesinde tanıdığım bir yazar.
İnstagram sayfasını takip ediyorken eşini kaydettiğini öğrendim.
Eşinin ani gidişi ile ilgili öyle duygu dolu paylaşımlar yapmış ki hem çok etkilendim hem çok üzüldüm.
Kitaplarını araştırdım sonra ve TARİHİ HOŞÇAKALLOKANTASI'nı gördüm.
Hemen edinip okumaya başladım .
İçinde birbirinden bağımsız öyküler olan bu kitabı çok
sevdim.
Kısa öykü okumayı seviyorsanız ve henüz Şermin Yaşar kitapları ile tanışmadıysanız "Tarihi Hoşçakal Lokantası" güzel bircbaskangıç olabilir .
9 Temmuz 2018 Pazartesi
HAZİRAN KİTAPLARIM...
Epeydir yazamıyorum bloglarıma . Sanırım bu yazamama durumu benim gibi çoğu bloggerda var.
Yine de yazmaya başlayınca anlıyorum ki; blog sayfalarımın yeri ayrı.
Temmuzun ortasına gelmeden haziran kitaplarımı paylaşmak istedim.
Üç kitap sığdı hazirana .
Benim için düşük bir performans ama hiç okumamaktan da iyidir .
YAKUPYAN APARTMANI : Çok keyif alarak okuduğum bir kitap oldu. Yazar aslında diş hekimi.
Hayatının bir döneminde YAKUPYAN APARTMANI'NDA yaşıyor.
Oradaki izlenimlerini Mısır'ın siyasi yapısını da geri plana alarak esprili bir dille anlatmış. Çok ama çok beğendim mutlaka okunmalı .
***
UNUTURSUN : İclal Aydın ' ı Televizyonda yıllar önce yaptığı Hayat Güzeldir programı ile tanımıştım. Severim kişiliğini. İlk okuduğum kitabı oldu . Aslında bir devam kitabı Unutursun.
Bir Cihan Kafes adlı romanının devamı.
Tabii ben her zaman olduğu gibi devam kitaplarında bir "Özlem klasiği " gerçekleştirip sondan başa doğru okuma yaptım.
Romanı sevdim ve gayet başarılı buldum.
Romanlarının devamı gelsin.
***
YOLUN SONUNDAKİ EV : Beni derinden etkileyen bir dönem romanı oldu.
Oya Baydar okumayı seviyorum .
Epey zamandır siyasi görüş ile edebiyatı birbirinden ayırmaya özen gösteriyorum; yani kalemini sevdiğim bir yazarın siyasi görüşüne çok takılı kalmıyorum.
Yolun Sonundaki Ev'i tarih için de ileri ve geri gidişlerle kurgulayarak yazmış yazar .
Hoş bir teknik olmuş .
Tom Anne, amcanın hazin öyküsü, ikizler, ikizlerden birinin şairle olan aşkı, Feride, öldü sanılan Emre, abla Canset, Umut ve Andi ile Yolun Sonundaki Ev
uzun süre aklımdan çıkmayacak .
2 Nisan 2018 Pazartesi
KRİTİMU

koparılması kadar hüzün veren bir duygunun olmadığına inanıyor olmam mı bilmiyorum.
Girit Türkleri Girit Adası'nın Osmanlı'dan çıkacağına uzun bir süre inanamamışlar; bu onlara imkansız gibi gelmiş çünkü Girit Akdeniz'in Kıbrıs'tan sonra en büyük adası ve Osmanlı 'nın Girit'ten vazgeçmesi kendinden vazgeçmek gibi bir duyguymuş.
25 Mart 2018 Pazar
ÖLÜMCÜL YUMURTALAR
Bulgakov benim ne yazık ki yeni fark ettiğim bir yazar .
Onu İş Bankası Kültür Yayınları'ndan çıkan "Genç Bir Doktor'un Anıları " adlı kitabıyla tanıdım.
Yazar 1910 yılında Kiev Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni bitirmiş anılar da muhtemelen kendi anıları.
Bu kitabı bitirdikten sonra Ölümcül Yumurtalar ilgimi çekti .
Çünkü bu kısa roman da Sovyetler Birliği 'nde bile yıllarca yasaklanmış.
Belki de yazarı geç tanıma nedenlerimden biri de budur .
Ölümcül Yumurtalar , dahi profesör Persikov 'n "kızıl ışın " keşfi üzerine kurulu.
Profesör Persikov aslında yüzü şeftaliye benzeyen komik suratlı bir adam.
Adının türetildiği "persik" sözcüğü de şeftali anlamına geliyor.
O dönemlerde tavuklara bulaşan ciddi bir salgın hastalık var ve son çare olarak profesörün kızıl ışın buluşu kullanılmak isteniyor. ama evdeki hesap çarşıya uymuyor ve olaylar beklenmedik bir şekilde gelişiyor .
Roman aslında Stalin iktidarına edebi anlamda bir başkaldırı ve eleştiri .
Sistemle ince ince dalga geçilmesi, okuru çoğu yerde gülümsetiyor.
Bulgakov ' la tanışmak isteyen okurlar bu kitabı da okuma listelerine eklemeliler.
Sırada yazarın "Usta ile Margarita" ve
"Köpek Kalbi "adlı romanları var.
Bakalım onlara ne zaman sıra gelecek ?
8 Mart 2018 Perşembe
AŞIKLAR DELİDİR YA DA YAZI TURA
Gelin görün ki yeni roman yanında sipariş verdiğim bir iki kitabın tedariki uzun sürdüğünden ön sipariş vermeme rağmen kitap elime neredeyse iki haftalık bekleme süreci ile geçti; kitaplar elime geçince zaman kaybetmeden okumaya başladım ve daha ilk sayfalardan romana vuruldum.
İlk sayfalarda böyle bir cümle yakaladı beni.
'' Bir tutkuya ihtiyacım vardı, yarattım. Ama tutku acıya götürüyor insanı ya da acıyı insana getiriyor. İnsanın acısı mı tutkusundan doğuyor; tutkusu mu acısından bilmiyorum. ''
Roman iki bölümden oluşuyor ve yaşananları iki kişinin ağzından okuyoruz.
Yazı ve Tura .
Annesinin yakanladığı çaresiz hastalığa, taşıdığı genlerinden ötürü yakalanan ve sonu mutlak ölümle bitecek olan Umut'un hikayesini romanın Yazı bölümünde okuyoruz.
Tura bölümünde ise Umut'un sevgilisi Sanem 'in anlattıklarını okuyoruz.
Ben romanı çok beğendim.
Ayfer Tunç 'u dört yıl beklememize değdi diye düşünüyorum.
2018 'in mutlaka okunması gereken romanlarından biri olmuş .
Yazarın kalemine sağlık ...
22 Şubat 2018 Perşembe
UÇAN TABUT
" Dünyada anlam arayışının sonu gelmez.
Hiçbir şeyin anlamı olmak zorunda değildir ve herşeyin bir anlamı vardır .
Bu, neredeyse zıt iki önermenin aynı anda doğru olabileceği zemine ise, "dünya "denir.
Bence öyledir. "
Sosyal medya olmasaydı bu kitaptan belki de hiç haberim olmayacaktı.
Kitap biter bitmez yazarın başka kitapları var mı diye araştırdım; meğer bir ilk kitapmış.
Yeni yazarlar tanımayı ve onların ilk kitaplarını okumayı seviyorum.
Uçan Tabut da öyle.
Adı insanı tedirgin etse de konu güzel.
Bora'nın sevgilisi Selin'e yazdığı ilk ve son mektubu ile başlıyor kitap. Çünkü Bora bu mektubu yazdıktan sonra hayatına son veriyor ve Bora 'nın cenazesi Newyork 'dan Türkiye'ye yola çıkıyor.
Kitap kesinlikle karamsar bir intihar romanı değil.
İlerleyen sayfalarda Bora 'nın hayatına bir biçimde girmiş insanların öykülerini okuyoruz.
144 sayfalık bir kısa romana altı kişinin hayat öyküsünü ustaca sığdırmyı başarmış yazar.
Sözün özü; iyi ki okudum. Merak edenlere tavsiye ederim.
Şimdi sırada okunmayı bekleyen yeni kitaplar var .
28 Ocak 2018 Pazar
SEVGİLİ
İnci Aral seksenli yılların sonlarında tanıdığım ve kalemini her daim sevdiğim yazarlardandır.
Ağda Zamanı ve Kıran Resimleri kitaplarında anlattığı öyküleriyle dikkatimi çekmişti ilk önce.
Ağda Zamanı kadının toplumdaki yerini sorgularken, Kıran Resimleri Kahramanmaraş Olayları'nı anlatan öyküleriyle Kitaplığımın baş köşesine oturmuştu o dönemler.
Ardından doksanlı yıllarda benim için unutulmaz romanı Ölü Erkek Kuşlar ile yeniden girdi hayatıma ve bir daha da hiç çıkmadı .
Sevgili, yazarın son romanı.
Ünlü oyuncu Yavuz Günay ve eşi Nilüfer 'in müthiş aşkını anlatıyor.
Nilüfer çok zengin bir ailenin kolejli kızı .
Yolu bir gün sinema oyuncusu Yavuz Günay ile kesişiyor ve aralarında müthiş bir aşk doğuyor.
Bu öyle bir aşk ki; Nilüfer ailesini hiç düşünmeden karşısına alarak, Yavuz Günay'la evlenip bambaşka bir hayatın kapısından içeri giriyor.
****
Roman, kurgusunu
Yılmaz Güney - Fatoş Güney'in hikayesinden ve büyük aşklarından alıyor.
Fikrimi söylemem gerekirse romanı çok beğendim.
İnci Aral her zamanki güçlü kalemi ile yazmış.
Kitabı okurken Yılmaz Güney hakkında çok fazla şey bilmediğimi fark ettim. Arada kitabı bırakıp internetten aklıma takılanları araştırdım.
Biz altmışlı yılların sonlarına doğru doğanlar bazı konularda biraz eksik kaldık galiba. Aynı duyguyu yazarın Kıran Resimleri 'ni okuduğum zaman da hissetmiştim. Hatta Sevgili 'nin üzerine Kıran Resimleri 'ni de bir kere daha okumak istedim.
Sevgili'yi okumadı iseniz hele benim gibi çirkin kralın yaşadıklarına tanıklık etmedi iseniz okuyun derim.
Çünkü hem sıradan olmayan bir aşk hikayesine tanık olacak, hem de bir dönem romanı
okuyacaksınız...
15 Ocak 2018 Pazartesi
BEYAZ ZAMBAKLAR ÜLKESİNDE
Nicedir aklımda olan bir kitaptı.
Kitaplığımda olan ama okuma sırası gelemeyen kitaplardan.
Beyaz Zambaklar Ülkesi Finlandiya 'yı ve Finlandiya 'nın kurtuluşunun hikayesini anlatıyor.
Uzun yıllar Norveç himayesinde kalmış bu küçük kuzey ülkesi
güneşin ışıklarını esirgediği, öyle aman aman doğal güzelliği olmayan kuzey kutbunun bu minik ülkesi ilgimi çekti .
Kitabı yillar önce yazan Grigoriy Petrov aslında bir din adamı.
"Bir ülkenin kurtuluşu öncelikle ana dilinin benimsenmesi ile başlar "diyecek kadar gerçekçi.
Yıllar önce yazılan bu kitabın içindekiler bugün halen yolumuza ışık tutabiliyor.
Atatürk'ün Beyaz Zambaklar Ülkesi 'ni bir dönem okullarin müfredatlarında okutulmasını istemesi de çok önemli.
Bu kısa, kolay okunan ama okura fazlasıyla değer katan kitabı çok sevdim.
Finlandiya 'ya olan ilgim ve merakım arttı.
Okumak isteyenlere önerim olsun.
Kendime blognot : Finlandiya yı da ölmeden önce görülecek ülkeler listesine ekle ... ☺
1 Ocak 2018 Pazartesi
KIRMIZI PELERİNLİ KENT
Benim kendimce bir yeni yıl geleneğim vardır .
Yeni yıla nasıl girersem bütün bir yıl öyle geçer diye alıştırmışım kendimi.
O yüzden yeni yıla neşeli girmeye özen gösteririm.
Bir de en çok sevdiğim şeyleri yaparak karşılarım gelen yılı.
Bu yıl da öyle yaptım.
Yeni yılın ilk saatlerinde önce yeni başladığım örgümü ördüm ki örgü en büyük hobim oldu iki yıldır dilerim 2018 de aynı hızla örmeye devam ederim.
Neyse yazımın konusu tabii ki okuduğum kitabım.
Her yıl yeni yıla girdikten sonra uzun bir süre kitabımı okurum.
Çünkü beni tanıyanlar bilir; okumazsam nefes alamam.
Yeni yılın ilk kitabı 2017'nin son haftası başlayıp bitiremedigim "Kırmızı Pelerinli Kent" oldu.
Bu yıl da bu geleneği bozmayarak neredeyse sabah olana kadar kitabımı okudum.
Aslı Erdoğan kalemini çok sevdiğim bir yazar. Onun kalemi ile yıllar önce Kabuk Adam adlı şahane romanı sayesinde tanismistim. Kırmızı Pelerinli Kent de epeydir sırasını bekliyordu.
Brezilya 'da Rio de Jenerio 'nun karanlık sokaklarında geçen bu şahane romana bayıldım. Roman kahramanı Özgür sayesinde Brezilya 'ya gitmiş kadar oldum.
Sabaha kadar okuyup bitirdigim bu romanı önemle tavsiye ederim.
Yeni yılda da çok çok güzel kitaplar okuyalım.